Gıybet'in (Dedikodu) Günahları
Gıybet - Dedikodu Kur’ân-ı Kerim’de kesin olarak yasaklanmıştır: “Bir kısmınız diğer bir kısmınızı çekiştirmesin. Sizden biriniz hiç ölü kardeşinizin etini yemek ister mi? Bundan tiksinirsiniz, değil mi?” (el-Hucurât, 37/12). Hz. Peygamber (sas)’den rivayet edilen pek çok hadis-i şeriflerde de dedikodunun kesin bir şekilde çirkinliği vurgulanmakta ve yasaklanmaktadır: “Gıybet, zinadan daha kötüdür. Çünkü bir adam zina eder, Allah’a tövbe eder ve Allah onun tevbesini kabul eder. Ama dedikodu eden kimse, ancak gıybetini yaptığı kimsenin affıyla mağfirete uğrar.” Dil ile gıybet: Bir kimsenin kusur ve noksanını söylemekle olur. Meselâ; falanca sıskadır, ahlâkça gururludur, işinde beceriksizdir, demek suretiyle kötülemeyi kasdetmek. Göz, el ve işaretle gıybet: Bir kimsenin kötülenmesinde bu organları kullanmak. Meselâ; el ile kısalığını göstermek, topal topal yürümek ve gözünü şaşı etmek. Bir de, başkasının kusurunu anlatmak için kendi noksanlarını saymak. Kalb ile gıybet: Gözüyle görmediği, kulağıyla duymadığı ve kesin olarak bilmediği bir kimse hakkında kötü zan beslemek.
Bazıları kendilerini masum göstererek gıybet bataklığına dalarlar. Bir fırsatını bulur bulmaz boşalmak ister, hemen birini yerden yere vururlar. Bunu yaparken de kendilerini masum gösterir, “Kalbimde zerre kadar bir kötülük yok ama…” gibi aldatıcı sözlerle başlayıp nefislerini pakladıktan sonra başkaları hakkında demedik laf bırakmazlar. Bir fırsat daha bulunca bu defa da “falan” hakkında konuşur, onu devirmeye çalışırlar. Ve bir fırsat daha, derken bakarsınız kendinden başka herkesi yok saymış, devirmiş ve hâlâ, “Gıybet olmasın ama…” demeye devam eder. Bu öyle kötü bir gıybettir ki emsali yoktur ve salih bir kulun, samimi bir Müslüman’ın fersah fersah uzak kalması gereken bir günahtır.
Gıybet iyilikleri yer bitirir. Tıpkı ateşin odunu yiyip bitirdiği gibi...
Efendimiz’in (sas), ashabın ağzından çıkan bir sözü gıybet sayarak onları kınadığına pek çok kere şahit olunmuştur. Birkaç misal verelim:
1- “Biz Rasûlullah’ın yanında bulunuyorduk. Bir kişi kalktı. Gittikten sonra sahabîler “Ey Allah’ın Rasûlü! Amma da aciz bir kimsedir o!” dediler. Hz. Peygamber “Siz arkadaşınızı gıybet ettiniz. Onun etini yediniz.” dedi.” Hz. Peygamber’e, “Ey Allah’ın Rasûlü, Bizim söylediğimiz vasıf, o adamda vardır!” dediler. Hz. Peygamber “Eğer sizin söyledikleriniz onda yoksa o zaman kendisine iftira etmiş olursunuz.” buyurdu.
2- Ashab, Hz. Peygamber’in yanında bir adamdan bahsederek “Bedava olmazsa, yemek yemez, başkaları masrafını karşılamadan yolculuk yapmaz.” dediler. Hz. Peygamber “Arkadaşınızı gıybet ettiniz.” dedi. Ashab “Biz onun hakkında sadece doğruyu söyledik.” dediler. Hz. Peygamber “Kardeşinde olanı söylemen gıybet için yeter.” buyurdu.
3- İbn Mes’ud şöyle anlatıyor: Bir gün Hz. Peygamber’in yanında oturuyorduk. Oradakilerden biri yanımızdan ayrıldı. Daha sonra bir kişi onun aleyhinde bir şeyler söyledi. Bunun üzerine Hz. Peygamber o kişiye “Ondan helallik dile ve tevbe et.” dedi. O da “Ne yaptım ki helallik dileyip tevbe edeyim ya Rasûlallah!” dedi. Hz. Peygamber “Sen kardeşinin etini yedin.” buyurdular.
4- Hz. Peygamber, başka bir defasında da arkadaşının gıybetini yapan bir kişiye “Dişlerinin arasını kürdanla temizle!” buyurarak onun gıybet ettiğini ifade etmiştir. Hatta başta bunu anlamayan kişi Efendimiz’e, “Ey Allah’ın Rasûlü! Ben et falan yemedim ki dişlerimin arasını temizleyeyim.” demiştir. (Hayatü’s-Sahabe, 9. bölüm, 30. Fasıl)
Hiç yorum yok: